ELEKTROLİT VE ASİT-BAZ HASTALIKLARI
              
            
            
              
                863
              
            
            
              
                GTTT 2016
              
            
            
              İzotonik hiponatremi, ciddi hiperlipidemi ve hiperp-
            
            
              roteinemi ile görülür. Lipidler (şilomikron, trigliserid ve
            
            
              kolesterol) ve proteinler (>10 gr/dl [100g/L], Ör; parapro-
            
            
              teinemiler ve intravenöz immünoglobulin tedavisi) serum
            
            
              sodyum ölçümü ile etkileşerek psödohiponatremiye ne-
            
            
              den olur.  Lipidler ve proteinler ozmolaliteyi etkilemedik-
            
            
              lerinden serum ozmolalitesi izotoniktir. Dilüe edilmemiş
            
            
              serum örneklerinde iyon-özgül elektrodların kullanıldığı
            
            
              yeni kuşak sodyum tetkikleri ile psödohiponatremi görül-
            
            
              mez.
            
            
              Hipertonik hiponatremi, hiperglisemi ve kafa içi ba-
            
            
              sıncı artışında mannitol verilmesiyle ortaya çıkar. Glukoz
            
            
              ve mannitol hücreiçindeki suyu ozmotik etki ile hücredı-
            
            
              şı boşluğa çeker. Suyun yer değiştirmesi serum sodyum
            
            
              konsantrasyonunu düşürür. Translokasyonel hiponatremi,
            
            
              psödohiponatremi ya da sodyum ölçüm hatası değildir.
            
            
              Sodyum konsantrasyonu, serum glukoz düzeyi 200-400
            
            
              mg/dl (11,1mmol/L ve 22,2mmol/L) arasında iken her 100
            
            
              mg/dl (veya 5,56 mmol/L) glukoz artışında 2 mEq/L (veya
            
            
              2 mmol/L) düşer. Eğer serum glukoz düzeyi >400 mg/dl
            
            
              ise sodyum konsantrasyonu her 100 mg/dl glukoz artışın-
            
            
              da 4 mEq/L düşer. Hiperglisemi varlığında serum sodyum
            
            
              düzeltme faktörü ile ilgili birtakım tartışmalar vardır. Bazı
            
            
              kılavuzlar yüksek plazma glukoz düzeylerinde her 100 mg/
            
            
              dL (5,56 mmol/L) artışta sodyum için 1,6 mEq/L (veya 1,6
            
            
              mmol/L)’lik bir düzeltme faktörü önerse de daha ciddi hi-
            
            
              perglisemisi (>400 mg/dL veya22,2 mmol/L) veya volüm
            
            
              kaybı olan veya her iki durumun birlikte olduğu hastalar-
            
            
              da düşüşün daha büyük olabileceğinin kanıtları vardır. Bir
            
            
              grup, (normal gönüllülerde kısa süreli glukoz yükseltilme-
            
            
              sine dayanarak) serum glukoz düzeyinin >200 mg/dL ol-
            
            
              duğunda sodyum konsantrasyonun en az 2,4 mEq/L (veya
            
            
              2,4 mmol/L) düştüğünü ileri sürmektedir.
            
            
              
                B. Hipotonik Hiponatremi
              
            
            
              Hiponatremi olgularının çoğu sodyumun predominant
            
            
              ekstrasellüler ozmol olduğunu vurgular şekilde hipotonik-
            
            
              tir. Bir sonraki basamak, hipotonik olguların volüm duru-
            
            
              muna göre sınıflanmasıdır.
            
            
              
                1. Hipovolemik hipotonik hiponatremi−
              
            
            
              Hipovolemik
            
            
              hiponatremi, renal veya ekstrarenal volüm kaybı ve hipo-
            
            
              tonik sıvı replasmanı ile ortaya çıkar (Şekil 21-1). Total vü-
            
            
              cut sodyumu ve total vücut suyu azalmıştır. İntravasküler
            
            
              hacmin idamesi için hipofiz ADH sekresyonunu arttırır,
            
            
              bu da yapılan hipotonik sıvı replasmanından serbest su tu-
            
            
              tulumuyla sonuçlanır. Vücut intravasküler volümü koru-
            
            
              mak uğruna serum ozmolalitesinden vazgeçer. Kısaca su
            
            
              ve tuz kaybı yanlızca su ile yerine konur. Hipotonik sıvı
            
            
              alımı olmaksızın renal veya ekstrarenal volüm kayıpları
            
            
              hipovolemik hipernatremi oluşturabilirler.
            
            
              Serabral tuz kaybı, intrakraniyal hastalığı (ör: enfek-
            
            
              siyonlar, serebrovasküler olaylar, tümör ve beyin cerrahi-
            
            
              si) olan hastalarda görülen hipovolemik hiponatreminin
            
            
              farklı ve nadir bir tipidir. Klinik özellikleri, sürekli izotonik
            
            
              veya hipertonik tuz infüzyonu ve YBÜ’de takibi gerektiren
            
            
              dirençli hipovolemi ve hipotansiyonu içermektdir. Patofiz-
            
            
              yoloji tam olarak bilinmemekte; ancak renal sodyum kay-
            
            
              bı muhtemelen B-tip natriüretik peptid, ADH salınımı ve
            
            
              azalmış aldosteron sekresyonu aracılığıyladır.
            
            
              
                2. Övolemik hipotonik hiponatremi−
              
            
            
              Övolemik hi-
            
            
              ponatremi en geniş ayırıcı tanıya sahiptir. En sık neden-
            
            
              ler ADH’nın doğrudan veya dolaylı olarak aracılık ettiği
            
            
              hipotiroidi, adrenal yetmezlik, ilaçlar ve uygunsuz ADH
            
            
              sendromu (SIADH)’dur. Primer polidipsi, bira bağımlılığı
            
            
              ve reset ozmostat istisnai durumlardır.
            
            
              
                A. HORMONAL BOZUKLUKLAR−
              
            
            
              Hipotiroidi ve adrenal
            
            
              yetmezlik, hiponatremiye yol açabilir. Hpotiroidinin, hi-
            
            
              ponatremiye nasıl neden olduğu açık değildir; ancak ADH
            
            
              ilişkili olabilir. Adrenal yetmezlik, hipoaldosteronizm ne-
            
            
              denli metabolik asidoz ve hiperkalemi ile ilişkili olabilir.
            
            
              Kortizol ADH salınımının geri inhibisyonunu sağlar.
            
            
              
                B. TIYAZID DIÜRETIKLER VE DIĞER ILAÇLAR−
              
            
            
              Tiyazid-
            
            
              ler tipik olarak yaşlı kadın hastalarda, tedaviye başlandığı
            
            
              ilk günler içinde hiponatremiye yol açar. Sorumlu meka-
            
            
              nizma, diüretiğin tetiklediği hafif düzeyde volüm kontrak-
            
            
              siyonu, ADH etkisi ve idrarın konsantrasyon yeteneğinin
            
            
              normal olarak korunmasının kombinasyonu sonucunda
            
            
              gelişen su tutulumu ve hiponatremi gibi gözükmektedir.
            
            
              Kıvrım diüretikleri bozulmuş medüller konsantrasyon
            
            
              gradiyenti ve idrar konsantrasyonu nedeniyle bu kadar sık
            
            
              hiponatremiye neden olmazlar.
            
            
              Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ), prostag-
            
            
              landin oluşumunu inhibe ederek ADH düzeyini yüksel-
            
            
              tirler. Prostaglandinler ve selektif serotonin gerialım inhi-
            
            
              bitörleri (ör; fluoksetin, paroksetin, sitalopram), özellikle
            
            
              yaşlı hastalarda hiponatremiye neden olabilirler. ADH
            
            
              sekresyonu veya etkinliğindeki artış, yüksek seratonerjik
            
            
              etkinlikten kaynaklanabilir. Anjiyotensin-konverting en-
            
            
              zim (ACE) inhibitörleri, beyinde anjiyotensin I’in anjiyo-
            
            
              tensin II’ye dönüşümünü bloke etmezler. Anjiyotensin II
            
            
              susama hissini ve ADH sekresyonunu uyarır. Amiodaron
            
            
              yükleme tedavisi sırasında bildirilen hiponatremi genelde
            
            
              doz azaltımı ile düzelir.
            
            
              3,4 metilendioksimetilamfetamin (MDMA, Ecstasy
            
            
              olarak da bilinir), hiponatremi ve nöbet, beyin ödemi ve
            
            
              beyin sapı fıtıklaşmasını içeren ağır nörolojik belirtilere
            
            
              yol açabilir. MDMA ve metabolitleri hipotalamustan ADH
            
            
              salınımını arttırırlar. MDMA kullanıcıları tipik olarak hi-
            
            
              pertermiden korunmak için sıvı alımını arttırdıklarından
            
            
              gelişen primer polidipsi de hiponatremi gelişimine katkıda
            
            
              bulunabilir.
            
            
              
                C. BULANTI, AĞRI, CERRAHI VE TIBBI GIRIŞM-
              
            
            
              
                LER−
              
            
            
              Bulantı ve ağrı ADH salınımı için güçlü uyarıcılar-
            
            
              dır. Özellikle premenopozal kadınlarda olmak üzere sağ-
            
            
              lıklı hastalarda elektif cerrahi sonrası ciddi hiponatremi
            
            
              gelişebilir. Artmış ADH düzeylerinde hipotonik sıvılar
            
            
              ciddi ve hayatı tehdit edici hiponatremiye neden olabilir-
            
            
              ler. Aynı zamanda kolonoskopi gibi diğer tıbbi girişimler
            
            
              de hiponatremiyle ilişkildir.
            
            
              
                D. HIV ENFEKSIYONU−
              
            
            
              Hastanede yatan HIV hastaları-
            
            
              nın % 50, ayakta tedavi gören hastaların ise % 20 kadarın-
            
            
              da hiponatremi görülmektedir. Ayırıcı tanı listesi geniştir.
            
            
              İlaçların etkileri, adrenal yetmezlik, hipoaldosteronizm,
            
            
              santral sinir sistemi veya akciğer hastalıkları, SIADH, ma-
            
            
              lignite ve volüm kaybı.